127 film

, 9, 2016

Hayatlarında yön bulmaya çalışan iki tutkulu insan Sebastian ve Mia'nın yolları, Los Angeles'ta trafiğin sıkışık olduğu bir gün kesişir. Her ikisi de sanat tutkunu olan bu iki insan, hayallerini gerçekleştirme yolunda düşe kalka ilerlemektedir. Sebastian Wilder geleneksel jazzın kolonlardan yükseldiği bir kulüp açma hayalinde, Mia Dolan ise kafesinde çalıştığı film platosunda kendine uygun tüm oyunculuk seçmelerine katılarak bir rol kapma telaşındadır. Bu iki insanın kalpleri birbiri için atmaya başladığında ortaya çıkan manzarayı hayat şartları bozacak, onları yavaş yavaş hayallerinden uzaklaştırmaya başlayacaktır.

Wladyslaw Szpilman, Polonyalı başarılı bir piyanisttir. İkinci Dünya Savaşı'nda Almanların Polonya'yı işgal etmesiyle hayatı kâbusa döner. Musevi olduğu halde şans eseri toplama kamplarına gitmekten kurtulur ve Varşova'nın gettolarında yaşamaya başlar. Acı ve sefalet dolu yaşamı, bir gün bir Alman subayının ona yardıma gelmesi ve onu oradan kurtarmasıyla değişir.

Kibar bir piyanist, Amerika'nın güney ucunda çıkacağı turne için çetin ceviz bir şoför tutar. İkili, ırkçılığın yaygın olduğu bu yabancı topraklarda birçok macera yaşar.

Görme engelli bir piyanistin dünyası, kendini kazara eski bir film yıldızının öldürüldüğü suç mahallinde bulmasının ardından bir dizi şoke edici olayla sarsılır.

Ray

k 29, 2004

Ray, kendi halinde yaşayıp giden, hayalleri olan küçük bir çocuktur. Yaşadığı oldukça trajik bir olay sonucunda hayatına kör olarak devam etmek zorunda kalır. Yaşadığı bu acıya rağmen hayata dair umudunu kaybetmez ve yepyeni, taze hayallerle hayat yolculuğuna devam etmeye karar verir. Ray, karşısına çıkan engellerle savaşacak ve dünyanın en önemli müzisyenlerinden biri haline gelecektir. Küçük Ray, hem adıyla hem de soyadıyla tanınan Ray Charles olacaktır.

11 haziran 2004 günü 73 yaşında hayata veda eden soul müziğinin efsane ismi Ray Charles'ın yaşam öyküsünü anlatan 'Ray' müzikal bir otobiyografi.

Ben Thomas(Will Smith), geçmişindeki bazı hatalardan dolayı suçluluk duyan, intiharı düşünecek kadar depresif bir insandır. Kafasında devamlı intihar düşüncesinin dolaştığı Ben, hayatına giren tamamen yabancı 7 kişi vesilesiyle kefaretini ödeme şansını yakalayacak; bu sırada kalp hastalığı olan Emily'de (Rosario Dawson) aşkı bulacaktır.

Rémi is a man trapped in a deteriorating marriage. When his wife is unexpectedly killed in a car accident, Rémi is left with his stepdaughter, Marion, who chooses to stay with him rather than live with her birth father. After the initial shock passes, Rémi is caught off-guard when Marion begins expressing her attraction to him. Initially repulsed, Marion's mature beauty wears him down as he finally caves to her seductions.

İrlandalı grup The Frames’den Glen Hansard’ın başrole soyunduğu film, bir sokak müzisyeni ile bir Çek göçmenin yegane aşk hikayelerini anlatan şarkılarını yazarak, prova ederek ve kaydederek geçirdikleri olaylı bir haftayı anlatıyor.Babasının elektrikli süpürge tamir dükkanında yarım zamanlı çalışan adamımızın asıl hayali kendi şarkılarını çalıp bir albüm çıkartmak. Yakın zamanda Londra’ya taşınan kız arkadaşı tarafından terk edilmiş ve duygusal olarak çökmüş bir adam.

Tamkang Lisesi'nde müzik öğretmeni olan babası Chin (Antony Wong) ile birlikte yaşamaktadır. İkisi de müzik ve piyano da son derece iyidir. Tamkang Lisesi'nin ilk gününde, Lun kampüste sınıf arkadaşı ile yürürken gizemli bir piyano sesi dikkatini çeker. Müziği takip ettiğinde ise burda kız için ethereal (uhrevi, ruh gibi, semavi) tanımı geçiyor. Eski müzik odasında piyano çalan kızı bulur. Piyano çalan bu kız, Yu (Guey Lun-Mei), Lun'un sınıf arkadaşlarından biridir. Her zaman okula geç kalmaktadır ve bu nedenle daima Lun'un yanındaki sıranın en arkasına oturmaktadır. İkisi, zamanla yakın arkadaş olurlar ve vakitlerinin çoğunu birlikte geçirmeye başlarlar. "Seni ilk gördüğüm gün çaldığın melodinin adı neydi" diye sordu Lun. "Bu benim sırrım" diye fısıldadı kulağına Yu.

Two friends who haven't seen each other for thirteen years reunite. One is a successful concert pianist just back from a European tour and the other has just started a new business.

Bir müzik yapımcısı, bir bestecinin elinden yeni bestesini ve kız arkadaşını alınca besteci, müzik yapımcısının müzik şirketinde hayalet olur ve intikamını almaya çalışır.

31, 2019

Rocketman, müzik sektörünün en önemli isimlerinden olan ve ölümsüz parçalara imza atan Elton John'un Royal Müzik Akademisi'nden bir dahi olarak çıkıp süperstarlık basamaklarını tırmanmasını ve söz yazarı Bernie Taupin ile olan işbirliği sürecini konu alıyor. Tam anlamıyla bir biyografi olmayan film kurguya da yer bırakıyor. Film, Elton John'u şekillendiren yıllara ek olarak, ünlü müzisyenin şöhret kazanması ile başlayan süreçte John’un şöhretin getirileriyle ve bağımlılıkla mücadelesini de kapsıyor.

" 9, 1946

When Bugs Bunny attempts to perform Liszt's Second Hungarian Rhapsody, he is troubled by a mouse.

Elfriede Jelinek'in Piyano Öğretmeni adlı romanından uyarlanan film, Viyana Müzik Konservatuarı'nda öğretim görevlisi olarak çalışan orta yaşlı bir kadın üzerine kurulu. Annesiyle aralarında sevgi ve nefret karışımı bir ilişki bulunan Erika Kohut adlı bu kadın, bir yandan saygı duyulan ve otoriter bir öğretmen görüntüsü çizerken diğer yandan karanlık arzuları ve müzik arasında ikilem yaşamaktadır. Viyana'nın kenar mahallelerindeki erotik şovlara ve porno film gösteren sinemalara gidip gelen Erika, anlam katamadığı hayatında bir tür kendi kendini tüketme sürecine girmiştir. Kendine o denli yabancıdır ki, bir sevgili edinememekte, geceleri parkta sevişen çiftleri gizlice seyretmekle tatmin bulmaktadır. Kendisine karşı garip bir hayranlık ve tutku duyan erkek öğrencisiyle iletişim kurmasının ardından, görünüşteki hayatı ve bastırılmış arzuları arasındaki duvar yıkılmaya başlar...

" 12, 1993

İngiltere'den mektup yoluyla bulduğu bir erkek ile evlenmeye karar veren, konuşma problemleri olan bir kadın, küçük kızı ve de çok değer verdikleri piyanosunu da yanına alarak, evleneceği kişi ile tanışmak için Yeni Zelanda'ya doğru yola çıkarlar. Evlendikten bir süre sonra yanlış bir seçim yaptığını kavrayan genç kadın, yerli halk ile kaynaşmayı başarmış bir beyaz ile, piyanonun etrafında başlayan yakınlaşması tutkulu bir aşka dönüşecektir * Piyano, 1993 senesinde tam 3 dalda Oscar ödülü almasının yanında, Cannes film festivalinde de altın palmiye ödülünü almıştı * Son zamanlarda izlediğim en anlamlı film diyebilirim. Görsellik harikaydı, müzikler harikaydı, oyunculuklara zaten söyleyebilecek bir söz bulamıyorum. Aslında her kadın ve her erkeğin mutlaka izlemesi gereken bir film bence. Hem ilişkilere bakış açısına, hem de insanın kendi benliğine dönüp yorumlar yapmasını sağlıyor.

Yakın bir gelecekte yapay zekanın hüküm sürdüğü bir dünyada, insan duyguları tehdit haline gelmiştir. Onlardan kurtulmak için Gabrielle, geçmiş yaşamlarına dönerek DNA’sını arındırmak zorundadır. Orada, büyük aşkı Louis ile yeniden bir araya gelir. Ancak korku içindedir, yaklaşan bir felaketin önseziyle sarsılır.

Mahvolmuş bir boksör olan Jo-ha, hayatında kaba kuvvetten başka bir şey bilmez. Fakat şampiyona kariyeri kısa sürer, artık elinde yalnızca gururu kalmıştır. Küçükken onu terk eden annesiyle karşılaşır ve piyano çalmak dışında daima garip görünen genç erkek kardeşi Jin-tae ile yaşamaya başlar. Otistik kardeşi Jin-tae, piyano çalmada, video oyunlarında ve ramen pişirmede çok başarılıdır. İlk başlarda, “Bir şeyleri elde etmek istiyorsan yumruklarını sallaman gerek” diye ona öğüt veren kardeşinden korkar. Fakat birbirleriyle zaman geçirdiklerinde aile olmanın ne demek olduğunu keşfederler.

Newlyweds Edward & Caroline are preparing for an important evening when a quarrel over Caroline's dress sets off a series of domestic brouhahas.

In an audacious reworking of the biopic, this ensemble drama sees jazz pianist Minami Hiroshi’s memoir cleverly reinterpreted into a surreal and playful story about chasing dreams, disillusionment and the inner lives of professional artists. Closer to playing two sides of the same coin than tackling a dual role, Ikematsu Sosuke embodies two versions of Minami – the naïve upstart and the jaded pro – who magically cross paths as they become entangled with a cast of colourful characters in the seedy alleyways and jazz clubs of Ginza over a single night.

Yuri Kashiwaga was once known as a genius pianist. One day, she returns to her hometown in Goto Islands from Tokyo. There, she begins to work as a temporary teacher at a middle school and advisor for the school chorus. The chorus aims to take part at a competition. Yuri gives the members of the chorus members an assignment. She instructs them to write a letter with the title of “To myself 15 years later.” The 15-year-old boys and girls write about their secrets and worries.

Bir filmi veya diziyi bulamıyor musun? Eklemek için oturum aç.

Küresel

s arama çubuğuna odaklan
p profil menüsünü aç
esc açık bir pencereyi kapat
? klavye kısayol penceresini aç

Medya sayfalarında

b geri git (veya uygulanabilirse ana ekrana)
e sayfayı düzenlemeye git

TV sezonu sayfalarında

(sağa ok) sonraki sezona git
(sol ok) önceki sezona git

TV bölüm sayfalarında

(sağa ok) sonraki bölüme git
(sol ok) önceki bölüme git

Tüm görüntü sayfalarında

a resim ekle penceresini aç

Tüm düzenleme sayfalarında

t çeviri seçiciyi aç
ctrl+ s formu gönder

Tartışma sayfalarında

n yeni tartışma oluştur
w izleme durumunu değiştir
p umumi/hususi değiştir
c kapalı/açık değiştir
a etkinliği aç
r tartışmayı yanıtla
l son yanıta git
ctrl+ enter mesajını gönder
(sağa ok) sonraki sayfa
(sol ok) önceki sayfa

Ayarlar

Bu öğeyi derecelendirmek veya bir listeye eklemek ister misiniz?

Giriş