262 film

, 19, 1997

Teknolojinin son sürat ilerlediği bir dönemde, insanlar üstesinden gelemeyecekleri hiç bir sorun olamayacağına inanmaya başlamışlardır. 'Titanic' adlı dev transatlantik ise, insanlığın doğaya karşı gövde gösterisi gibidir. Bu 'Düşler Gemisi' nin yolcuları arasında Avrupa`da birkaç yıl geçirdikten sonra Amerika'ya dönmekte olan, Jack Dawson adlı genç ve fakir bir ressam ile nişanlısı ve annesiyle Philadelphia`ya giden Rose DeWitt Bukater adlı zengin bir genç kız da vardır. İki genç şans eseri tanışacak, aralarındaki sınıf farkına aldırmaksızın birbirlerine yakınlaşacaktır. Yola çıkılmasından dört buçuk gün sonra, 10 Nisan 1912'de, Titanic iki saat kırk dakika süren ve sulara gömülmesiyle son bulan, hazin olayların başlamasına neden olacak buz dağına çarpacaktır.

Kaptan Jack Sparrrow’un, Uçan Hollandalı’nın kaptanı Davy Jones’a kan borcu olduğu konusunda kendisine bir hatırlatma yapılır. Davy Jones, cehennemden çıkma mürettebatı ile bir hayalet geminin kaptanıdır. Jack, borcunu temizlemezse, Davy’nin kölesi olarak kalmaya mahkum olacaktır. Jack Sparrow’un içinden çıkamayacağı durum pek görülmediği üzere illa ki bir yol bulacaktır. Ölü Adamın Sandığı’na sahip olan kişinin Davy Jones’un da kontrol edebileceğini fark edince durum karmaşıklaşacaktır.

Genç bir kadın olan Bella trajik bir şekilde ölür. Ancak sıra dışı bir bilim insanı olan Dr. Godwin Baxter beynini, bir bebeğin beyni ile değiştirerek onu hayata döndürür. Bexter’ın koruması altında olan Bella, etrafındaki dünyayı keşfetmek için kendini keşfetme yolculuğuna çıkar. Bu sırada onun yolu, becerikli ve ahlaksız bir avukat olan Duncan Wedderburn ile kesişir ve ikisi kıtalar arası çılgın bir maceraya atılır.

Gizemli Angelica (Penelope Cruz) ile yolları kesişen Jack Sparrow, bunun aşk olduğundan emin değildir – yoksa bu kadın onu efsanevi Gençlik Pınarı'nı bulmak için kullanmakta mıdır? Kadın onu efsane korsan Kara Sakal'ın gemisi "Kraliçe Anne'in İntikamı"na bindirdiğinde kendisini beklenmedik bir maceranın ortasında bulur ve kimden daha çok korkması gerektiğini bilemez: Kara Sakal'dan mı yoksa gizemli bir geçmişi paylaştığı Angelica'dan mı?

Ejderhalar Berk Adası'nı kendilerine mesken seçmişlerdir. Senelerce acımasız mahlukat tarafından yağmalanan talihsiz adanın biçare yerlileri için hayvanlarını çalıp evlerini yakan bu ejderhaları tepelemek bir nevi namus borcudur. Yetişkinlik çağına erişen genç erkeklerin yapması gereken tek şey bir ejderhayı öldürmektir. Zamanı geldiğinde köyün şefinin tuhaf oğlu Hiccup, icat ettiği tuhaf mekanizmalı silahı bir yaratığa doğrultarak onu öldürmeye yeltenir. Nadir bir türe ait olan bu ejderhayı bir türlü öldüremeyen Hiccup, hayvanı ormana götürerek serbest bırakır. Sonrasında ise aralarında sadakat ve içtenlik barındıran bir arkadaşlık gelişir.

Çılgın maceraları ile bilinen, kaptanları şahı ama bir o kadar talihsiz Jack Sparrow, yelken açtığı sularda yaklaşan kötü rüzgarları hisseder. Korkunç Kaptan Salazar'ın yönetimindeki ölümcül hayalet korsanlar, denizdeki tüm korsanları öldürerek Şeytan Üçgeni’nden kaçmayı başarmıştır; hayatta kalan tek korsan kaptan ise Jack'tir. Jack, Salazar'ın gazabından ve intikamından kurtulmak için Poseidon Asası’nın peşine düşer. Bu efsanevi asayı bulmak içinse güzel ve zeki gökbilimci Carina Smyth ve Kraliyet Donanması'ndan dik başlı, genç bir denizci olan Henry ile zorlu bir anlaşma yapar. Küçük ve külüstür gemisi Dying Gull’un dümenindeki Jack Sparrow, hem kötü kaderini tersine çevirmenin hem de şimdiye dek karşına çıkan en dişli ve korkunç düşmandan kurtulmanın yollarını arayacaktır.

Bir kargo gemisindeki tehlikeli hükümlüler, ağır silahlı korumalar altındayken koordineli bir kaçış girişiminde bir araya gelirler ve bu girişim kısa sürede kanlı, topyekun bir isyana dönüşür. Ancak kaçaklar acımasız terör kampanyalarına devam ederken, çok geçmeden aralarındaki en gaddarların bile güverte altındaki karanlıktan bilmeden saldıkları dehşetten güvende olmadığını keşfederler.

Drakula: Son Yolculuk, Londra'ya özel bir kargo taşımak için kiralanan Rus yelkenlisi Demeter’da yaşanan olayları konu ediyor. Londra'ya giden gemide, sıradan geçmesi düşünülen yolculuk, hızla uğursuz bir hal alır. Gemide bilinmeyen bir varlık, her gece gemi mürettebatının birer birer ortadan kaybolmasına neden olur. Her gün birbirinden tehlikeli olaylarla karşılaşan mürettebat, hayatta kalmak için zorlu bir mücadele verir.

Şrek ve Fiona bataklıkta mutlu hayatlarına devam ederlerken Fiona'nın babası Kral Harold rahatsızlanır. Şrek bir başka varis bulamazsa tahta kendisi geçmek zorundadır.

Roddy, Londra’da son derece lüks bir evde, refah içinde bir hayat sürmektedir. Uzun zaman, kendisine hizmet eden görevlilerin çemberinde şaşalı bir yaşamı olmuştur ki bunun aksi bir durumu hayal bile edemez. Ancak hayat bazen sürprizlerle doludur. Ansızın mutfaktaki levyeden fırlayan bir lağım faresi olan Sid, hayatını alt üst edecektir. O, şimdi bu lüks hayatı yaşamak için sıranın kendisinde olduğundan emindir. Bu iki karakter birbileri ile savaşırlarken Roddy bir anda yenilir ve Fare Şehri’nde bulur kendisini. Orada kurtulup eve geri dönmek esas maceranın ta kendisi olacaktır.

Atlantik Okyanusunda yatla gezi yaparken olumsuz hava koşulları nedeniyle gizemli bir gemiye binmek zorunda kalan bir grup insanın öyküsünü anlatacak. Jess (Melissa George) filmde yaşayacağı zihinsel bir karışıklık yüzünden, üç ayrı karaktere bürünecek ve korkunç deneyimler yaşamak zorunda kalacak.

Antik Yunan çağında Jason'un kral babası, amcası tarafından öldürülür. Jason büyüyüp genç bir adam olduğunda krallığı amcasından geri almak istemektedir. Bunun için ise uzak bir diyardaki altın postu ele geçirmesi lazımdır. Bu tehlikeli yolculukta ise kendisine özel güçleri olan kişiler eşlik edecektir.

1820 yılının kış ayları, Yeni İngiltere'nin balina gemisi Essex kimsenin inanamayacağı bir şey tarafından saldırıya uğrar. Gemiye saldıran şey İntikam duygusuyla dolu adeta irade sahibi bir balinadan başka bir şey değildir. Denizin Ortasında filmi bu olay sonrası gemide yaşananları ve mürettebatın hayatta kalmak için başvurduğu akıl almaz yöntemleri anlatan bir öykü.

Fransız yazar Jules Verne'in ilk kez 1870 yılında yayımladığı Vingt Mille Lieues Sous Les Mers (Denizler Altında Yirmi Bin Fersah) adlı bilimkurgu romanından uyarlanmıştır.

Korkunç canavarların denizde dolaştığı ve canavar avcılarının ünlü olduğu bir dönemde yaşayan Jacob Holland, insanlar tarafından sevilen bir avcıdır. Maisie Brumble, Jacob’un kim olduğundan habersiz onun gemisine girip saklanır. İkisi arasında beklenmedik bir dostluk oluşur ve Jacob ile Maisie, birlikte destansı bir yolculuğa çıkar.

n 17, 2020

Kraliçe Victoria İngiltere’sinin ünlü doktoru ve veterineri olan hayvan dostlarıyla konuşabilen; tuhaf Dr. John Dolittle, yedi yıl önce karısını kaybettikten sonra canlı, egzotik hayvanlarıyla birlikte kendisini Dolittle malikanesinin yüksek duvarlarının ardına kapatmış. Ama genç kraliçe ölümcül bir hastalığa yakalanınca, Dolittle çare aramak üzere efsanevi bir adaya doğru, epik bir maceraya gönülsüzce yelken açmıştır. Eski düşmanlarıyla karşılaştığında, bilgeliğini ve cesaretini yeniden kazanır ve muhteşem yaratıklar keşfeder. Doktor Dollitle’a bu yolculuğunda genç ve kendinden menkul çırağının yanı sıra gürültücü havyan arkadaşlarından oluşan bir grup eşlik eder. Grupta endişeli bir goril, coşkulu ama kuş beyinli bir ördek, didişen, alaycı devekuşu ikilisi, eğlenceli bir kutup ayısı ve Dolittle’ın en güvendiği akıl hocası ve sırdaşı olan inatçı bir papağan da yer almaktadır.

" 4, 2015

Eilis Lacey (Saoirse Ronan), İrlanda'nın fakir mahallelerinden birinde yokluk içinde yaşayan bir kızdır. Sevmediği bir işte annesinin hatrına çalışan Eilis'e kasabasındaki kilise papazı yardımcı olur ve onu Amerika'ya güvenilir bir tanıdığın yanına gönderir. 1950'li yılların New York'unda Brooklyn’e gelen genç kız, Amerika'nın gelecek vaatleri için annesinin evini terk eder. Ayakları üzerinde durma mücadelesi veren Eilis bu arada bir gençten de çok hoşlanır. Fakat gurbet özlemi birkaç ay sonra Eilis için dayanılmaz olur ve bu sırada annesinden gelen bir haber ile İrlanda'ya birkaç haftalığına dönmeye karar verir. Amerikan rüyası İrlanda'daki geçmişi yüzünden bozulan Eilis, iki ülke ve üzerinde yaşadığı hayatlardan birini seçmek zorunda kalacaktır.

Tanrı bile bu gemiyi batıramaz sözleriyle suya indirilen ve daha ilk seferinde küçük bir buz dağına çarpıp batan ünlü Titanik gemisinin yaşadığı trajediye anlatan Titanik Faciası,. Walter Lord’ un eserinden uyarlanan ve Goldeen Globes’da En İyi Yabancı Film ödülünü alan film hakında bazı ilginç ayrınıtılar; Titanik faciasından kurtulanlar arasında filmin yapımcısı William Mac Quitty’de vardı. Quitty faciadan kurtulduğunda altı yaşındaydı. Bazı söylentilere göre Titanik’in batma sahneleri, 1943 yılında çekilen ünlü Nazi propaganda filmi Titanicden alınmış. 35 feet boyundaki dev gemi maketinin 15 feet derinlikteki bir havuza nasıl sığdırıldığı hala bir sır.

Yıl 1966... Pop müziğin altın çağı... Devletin en üst kademelerinden halka kadar bütün bir ülkenin pop ve jazz dinlemeyi tercih ettiği bir ülkede yine de Rock'n Roll ölmemiştir; Kuzey Denizi'ndeki ufak bir tekneden yasadışı yayınlarına devam eden Radio Rock, Rock müziğin son kalesi olmaya devam etmektedir. 18. yaş gününde tekneye yeni eleman olarak gelen Carl için, tekneye ilk adımını attığı andan itibaren macera başlamak üzeredir. Zira bu sadece müzik değil, bir varoluş mücadelesidir * Filmin müzikleri ve diyaloglar gerçekten çok etkileyici çekildiği dönemi bizlere iyi yansıtmış bi daha olsa bi daha izlerim dedirten bir film * filmin içine girip o özgürlüğü ben yaşıyormuşum gibi hissettim film boyunca

1950'li yılların sonuna doğru genç ve kaygısız olmak, mavi suların ortasında güneşin ısıttığı İtalya'da Tom Ripley'in (Matt Damon) şiddetle arzuladığı, ancak Dickie Greenleaf'in (Jude Law) yaşadığı bir hayat tarzı...Dickie'nin varlıklı armatör babası Tom'dan playboy oğlunu evine Amerika'ya geri getirmesini istediğinde, Dickie ve kendisi gibi yabancı kız arkadaşı Margi Sherwood (Gwyneth Paltrow), Ripley'in onların hayat tarzını ele geçirmek için yapabileceklerinden ve karşı karşıya kalacakları tehlikenin boyutlarından asla şüphelenmezler.

Bir filmi veya diziyi bulamıyor musun? Eklemek için oturum aç.

Küresel

s arama çubuğuna odaklan
p profil menüsünü aç
esc açık bir pencereyi kapat
? klavye kısayol penceresini aç

Medya sayfalarında

b geri git (veya uygulanabilirse ana ekrana)
e sayfayı düzenlemeye git

TV sezonu sayfalarında

(sağa ok) sonraki sezona git
(sol ok) önceki sezona git

TV bölüm sayfalarında

(sağa ok) sonraki bölüme git
(sol ok) önceki bölüme git

Tüm görüntü sayfalarında

a resim ekle penceresini aç

Tüm düzenleme sayfalarında

t çeviri seçiciyi aç
ctrl+ s formu gönder

Tartışma sayfalarında

n yeni tartışma oluştur
w izleme durumunu değiştir
p umumi/hususi değiştir
c kapalı/açık değiştir
a etkinliği aç
r tartışmayı yanıtla
l son yanıta git
ctrl+ enter mesajını gönder
(sağa ok) sonraki sayfa
(sol ok) önceki sayfa

Ayarlar

Bu öğeyi derecelendirmek veya bir listeye eklemek ister misiniz?

Giriş